Kravat bizim iki yakamızı bir araya mı
getiriyor? Yoksa boğazımızı mı sıkıyor? Peki
kravatın boğazı sıkmaktan başka fonksiyonu var mıdır? Eğer iki yakayı bir araya
getirmekse düğme o işi görüyor. Düğmeleri örtüp giysimizi güzel ve renkli
kılmaksa kadınlar niye takmıyor?
İşte kravatın tanımlamasının bu son cümlesinde ben devreye giriyorum. Kadınlar niye takmıyor?.. Artık böyle bir şey yok..
Eşinizin, babanızın, erkek kardeşinizin boyunlarını süsleyen kravatlar artık yumuşak bir geçişle bizim boyunlarımıza geçiyor.
Kravatın bayan sunumu işte karşınızda.
Ben yukarıdaki resmi gördüm, uyguladım. Biraz estetik olmadan
hızla çalıştım ama.. Siz hayal gücünüzle çok güzel uygulamalar yapabilirsiniz. İşte benim silikon tabancasıyla 5 dakika da kolyeye dönüşen, önce eşime ait olan, şimdi benim boynuma yumuşak bir geçiş yapan kravat fularım.
Kravatın fular haline dönüşüyle kravatın çıkış hikayesini merak ettim. Her yeni bir gün yeni bir şey öğrenmenin başlangıcıymış ya, bundan yola çıkarak kravatın tarihçesini inceledim.
Kravat sever bir millet olmadığımız
açıktır ama ister inanın, ister inanmayın kravatın ortaya çıkışında Türklerin
de rolü varmış. Bizim Osmanlılar yenilmese belki de böyle bir kutlama olmayacak, kravatta ortaya çıkmayacak.
Rivayete göre;
1660'da Osmanlılar Avusturya ordusuna yenilince o zamanlar Avusturya-Macaristan İmparatorluğu sınırları içinde olan Hırvatistan'dan (Croatia) bir alay asker zaferin kahramanları olarak Paris'e götürülmüş ve kralın huzuruna çıkarılmışlar. Bu askerler boğazlarına renkli mendiller takmışlar, ancak bu mendiller Romalılar devrinde hatiplerin, ses tellerini sıcak tutmak için boğazlarına sardıkları mendillere benzediği için kral çok beğenmiş ve krallık kravatları takan bir alay kurmuş. Kravat kelimesi de Hırvat anlamındaki “Croat” kelimesinden türemiş. Çok geçmeden bu moda İngiltere'ye sıçramış, Hiçbir centilmen boğazına bir şey sarmadan kendini iyi giyinmiş hissetmiyormuş. Kravat o zamanlar o kadar yüksek bağlanırmış ki, insanlar vücudunu döndürmeden etrafa bakamıyorlarmış. Ama kravatın kılıç darbelerine karşı boyunlarını koruması çok işe yaramış.
Kravat çeşitli şekillerde yüzyıllarca yerini korumuş, yüzden fazla değişik bağlama şekli geliştirilmiş, 1960 yılında gençliğin baş kaldırmasıyla gözden düşse de 1970’lerde ise patronların kravat takması sonucu, tüm çalışanlara şart olmuş,
Rivayete göre;
1660'da Osmanlılar Avusturya ordusuna yenilince o zamanlar Avusturya-Macaristan İmparatorluğu sınırları içinde olan Hırvatistan'dan (Croatia) bir alay asker zaferin kahramanları olarak Paris'e götürülmüş ve kralın huzuruna çıkarılmışlar. Bu askerler boğazlarına renkli mendiller takmışlar, ancak bu mendiller Romalılar devrinde hatiplerin, ses tellerini sıcak tutmak için boğazlarına sardıkları mendillere benzediği için kral çok beğenmiş ve krallık kravatları takan bir alay kurmuş. Kravat kelimesi de Hırvat anlamındaki “Croat” kelimesinden türemiş. Çok geçmeden bu moda İngiltere'ye sıçramış, Hiçbir centilmen boğazına bir şey sarmadan kendini iyi giyinmiş hissetmiyormuş. Kravat o zamanlar o kadar yüksek bağlanırmış ki, insanlar vücudunu döndürmeden etrafa bakamıyorlarmış. Ama kravatın kılıç darbelerine karşı boyunlarını koruması çok işe yaramış.
Kravat çeşitli şekillerde yüzyıllarca yerini korumuş, yüzden fazla değişik bağlama şekli geliştirilmiş, 1960 yılında gençliğin baş kaldırmasıyla gözden düşse de 1970’lerde ise patronların kravat takması sonucu, tüm çalışanlara şart olmuş,
Bugün itibariyle hedefim, erkekler çalışırken kravat
takarken, bayanların da kravatı boyunlarında bir aksesuar olarak takmalarını
sağlamak. Yani kravatın önlenemez yumuşak bir yükselişine şahitlik etmek.. Hadi bayanlar dolaplarınızı aralayın. Sessizce kravatlarınızı boyunlarınıza takın.